Bedri Rahmi Eyüboğlu

LORCA'YA

Bir şiir gelecek biliyorum Lorca
Deniz fenerleri gibi gözlerim yolda
Bir şiir gelecek biliyorum Lorca
Bir şiir gelecek biliyorum yalnayak

İçinde senden bir şeyler olacak
Senden ille de senden Lorca
Yüreğinde bir kurşun
Avuçlarında bir tutam yonca
Kumral karanlıklar içinden usulca.

Bir şiir gelecek biliyorum yalnayak
Kan ter içinde, bitkin, sımsıcak
Kocaman gözleri, kocaman elleri olacak
Bir elinde ekmek, bir elinde bıçak
Bir şiir bekliyorum Lorca saplanacak.

Bir şiir gelecek Lorca biliyorum
Ulu ağaçlar gibi yaprak yaprak
Ulu ağaçlar gibi tir tir titriyorum

Bir şiir Lorca, bir şiir
Tepeden tırnağa gül, tepeden tırnağa zehir
Belki yılanlar gibi sessiz sedasız sinsi sinsi
Belki küheylânlar gibi dörtnala
Bilmem nerden, ne zaman, nasıl gelir
Bir şiir Lorca, bir şiir, bir şiir, bir şiir.

Bir şiir gelecek biliyorum
Sabahın şafak vaktinde
İlk küçük rüzgârda
Sabah denizleri buruşur
Kalpazan kayada Lorca
Sana benzeyen kıvırcık saçlı bir kız üşür
Binlerce çakıl arasından bir tanesi
Binlerce yaprak içinden bir tanesi tutuşur
Yanı başımda binlerce yıl uzakta
Boğuk boğuk martılar ötüşür

Bir şiir gelecek biliyorum
Elim ayağım kesilir.

Bir şiir gelecek biliyorum Lorca
Hangi gün, hangi mevsim, saat kaçta!
Belki yedi kat gökyüzünde, belki uçakta
Belki yedi kat yerin dibinde, ocakta

Gökyüzünde gelirse bulutlarla yazarım onu
Yedi kat yerin dibinde kayalara kazarım
Ben can çekişirken gelirse
Sızım sızım sızlar gider mezarım.

Bir şiir gelecek Lorca belki çok uzaktan Guadalkivir’den
Sakarya’dan, Kızılırmak’tan belki
Dev çınarlar kadar belâlı olacak kökü
Belki de bir maydanoz kadar bilmem ki.
Ama bu kök lök gibi oturacak
Bu kökte senden bir şeyler olacak
Bu kök acı kök Lorca
Bu kök zehir zıkkım
Böğründe zoka
Bağrında zıpkın
Bir şiir gelecek biliyorum.

Limanda kapkara kocaman bir gemi
Uzatmış kocaman ellerini
Habire seslenir, çağırır beni

Bir şiir Lorca, bir şiir, bir şiir
Sonra alsın götürsün beni.


Çakıl – Bedri Rahmi Eyüboğlu

Seni düşünürken
Bir çakıl taşı ısınır içimde
Bir kuş gelir yüreğimin ucuna konar
Bir gelincik açılır ansızın
Bir gelincik sinsi sinsi kanar

Seni düşünürken
Bir erik ağacı tepeden tırnağa donanır
Deliler gibi dönmeğe başlar
Döndükçe yumak yumak çözülür
Çözüldükçe ufalır küçülür
Çekirdeği henüz süt bağlamış
Masmavi bir erik kesilir ağzımda
Dokundukça yanar dudaklarım


Bİ TANE DAHA

1.

Bu yürek kahpe yürek yetim yürek
Yoksul yürek
Hani şu uzun havalarda, bozlaklarda, mayalarda
İflah olmaz türkülerde tüten
Hani şu insanı kahreden canım....
Kurşun misali delip geçen
Kurşun misali çöken

Bu yürek yetim yürek yoksul yürek
Binbir yerinden yaralı binbir yerinden yamalı yürek
Bir yanı tanrı bir yanı kul
Bir yanı tezek bir yanı gül
Bizim insanlarımız oğul ne zaman gülecek?

Bu yürek yetim yürek yoksul yürek
Varımız yoğumuz malımız mülkümüz sermayemiz
Can evine konan ilk taş
Can evinden uçan ilk kuş
Bu yürek yetim yürek yoksul yürek
Bir yanı gül bir yanı tezek
Bizim insanlarımız oğul ne zaman gülecek

Ağlamak ayıp değil kana kana
Ama gülmeyi unutmuşlar yüzlerine baksana
O cânım sevinç pırıltısı düşmüş gözlerinden
Param parça tuz buz
Bizim insanlarımız böylesine karagülmezse (somurtkan ise)
Birimizden biri suçluyuz.

Peki neyleyip nidelim
Alıp başımızı limon misali avuçlarımızın içine
Kara kara düşünelim.


2.

Bir ilimiz var adı Rize
Durup dururken bir bardak çay sundu bize
Rize’de çayı kim yetiştirdi Rize’de
Misisipi’ye karışan çayları öğretirler bize
Rize’de çayı kim buldu Rize’de
Kimdi o sessiz sedasız
kumral kumral demlenen mübarek adam
Adını öğretmediler bize
İşte o güzel adamdan bre şahin aman
Bi  tane daha.

Şu dağın başında bir top gül vardı
Eşi görülmemiş bir top gül katmer katmer açardı
Kırk bin köyde kırk bin umut
Kırk bin köyde kırk bin tomurcuk
Kırk bin adet meyveye vurmuş fidan
Köy okullarımıza nasıl kahbece kıydılar anlatamam

Hey gidi mangal yürekli Tonguç baba
Köy okullarımızı kilim misali ilmik ilmik ören
Adını kaç aydın duydu acaba
Mangal yürekli Tonguç baba
Sana Anadolu'mun her yanından
Kekik kokan keklik kokan Cevat Şakir işi
Kınından çekilen kılıç gibi bir merhaba
Bir mangal yürekli Tonguç baba
yetmedi bre şahin aman
Bir Tonguç baba daha.

Pırıl pırıl bir Karacaoğlan
Bir Dadaloğlu bir Pir Sultan
Dilimize düşen ilk mübarek cemre
Bitip tükenmeyen Yunus Emre
Biz dünyadan gider olduk demiş kalanlara selam olsun
Ama hep böyle gidecekse bu dünya canım
Yunus topumuza haram olsun.

Gözünün nurunu sevdiğim koca Sinan
On parmağı on ulu çınar misali her yandan yükselen
Dünya durdukça duracak olan
Gecekondular mı gelecekti arkandan
Bir koca Sinan yetmedi bre şahin aman
Bir Sinan daha.

Bir tren kalkıyor Haydarpaşa’dan
Gözyaşları yoncadan Eminem
Öfkeleri meşeden
Bir tren kalkıyor Haydarpaşa’dan
Dünyanın en güzel treni
Ağzına kadar Memetcik yüklü
Lokomotifi pala bıyıklı
Vagonlarda bir telaş bir kıyamet
Memetcik Memet Memetcik Memet
Bir tren kalkıyor Haydarpaşa’dan
Tren değil bu bir hışım

İlk Türkçe dersimi ondan almışım
Memetcik Memet
Türkçem kadar güzelsin diyen büyük usta
Nâzım Hikmet
Bir Nâzım yetmedi bre şahin aman
Bir Nâzım daha

Kırmızı gülün alı var.
Kolay kolay gelir miydi bir Mustafa Kemal
Bir Mustafa Kemal yetmedi bre şahin aman
Bir Mustafa Kemal daha.

Bu Anadolu var ya bu Anadolu
Bir misli menendi görülmemiş cömert ana
Bu her yanı meme bu her yanı dudak bu her yanı gül
Bu zırnık almadan veren habire veren yediveren gül
Bu Anadolu var ya bu Anadolu
Bu üç yosma denizde üç defa ıslanan
Gürbüz ırmaklar ortasında susuzluktan çatlayan
Bu Anadolu var ya bu Anadolu
Bu sapsarı sıtma bu masmavi gurur
Ne tosunlar doğurmuş ne tosunlar
Bak daha neler doğurur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Değerlendirme ve önerilerinizi paylaşırsanız sevinirim.