Attila İlhan

 

Ben Sana Mecburum  – ATTİLA İLHAN

Ben sana mecburum bilemezsin
Adını mıh gibi aklımda tutuyorum
Büyüdükçe büyüyor gözlerin

Ben sana mecburum bilemezsin
İçimi seninle ısıtıyorum.

Ağaçlar sonbahara hazırlanıyor
Bu şehir o eski İstanbul mudur
Karanlıkta bulutlar parçalanıyor
Sokak lambaları birden yanıyor
Kaldırımlarda yağmur kokusu
Ben sana mecburum sen yoksun.


Elimden Gelen Bu  – ATTİLA İLHAN

Elimden gelen bu, ben iki kişiyim.
Çoğalmak neyse ne, azalmak zor.
Birisi seni her an bırakıp gittiğim
Öbürü kan gibi tutulmuş seviyor.
Ağzındaki acı, alnındaki çizgiyim
Gözlerine kirli bir bulut getirdim
Hiçbir sevinç aydınlığı onu silemiyor.

Elimden gelen bu, ben iki kişiyim.
Birisi kapadığın kapılardan gitmiyor
Yağmur yağmaksa o, güneş açmaksa o
Bir yerin üşüse onun sıcaklığı.
Öbürü en içten çağrını işitmiyor
Hüneri ne dersen duygu kaçakçılığı
Alıp tutmaksa o, basıp gitmekse o
Bakışları kıyısız bir deniz uzaklığı.

Elimden gelen bu, ben iki kişiyim.
İkisi birbirinden çıkmaya uğraşıyor
Bilmem ki hangisinden nasıl vazgeçeyim
Birisi yeni baştan serüvene başlamış
Öbürü silahında son mermiyi yakıyor
Çoğalmak neyse ne, azalmak zor.


Kimi Sevsem, Sensin... – ATTİLA İLHAN

kimi sevsem sensin / hayret

sevgin hepsini nasıl değiştiriyor
gözleri maviyken yaprak yeşili
senin sesinle konuşuyor elbet
yarım bakışları o kadar tehlikeli
senin sigaranı senin gibi içiyor
kimi sevsem sensin / hayret
senden nedense vazgeçilemiyor

her şeyi terk ettim / ne aşk ne şehvet
sarışın başladığım esmer bitiyor
anlaşılmaz yüzü koyu gölgeli
dudakları keskin kırkızı jilet
bir belaya çattık / nasıl bitirmeli
gitar kımıldadı mı zaman deliniyor
kimi sevsem sensin / hayret
kapıların kapalı girilemiyor

kimi sevsem sensin / senden ibaret
hepsini senin adınla çağırıyorum
arkamdan şımarık gülüşüyorlar
getirdikleri yağmur / sende unuttuğum
hani o sımsıcak iri çekirdekli
senin gibi vahşi öpüşüyorlar
kimi sevsem sensin / hayret
in misin cin misin anlamıyorum


Sen Benim Hiç Bir Şeyimsin  – ATTİLA İLHAN

Sen benim hiç bir şeyimsin
Yazdıklarımdan çok daha az
Hiç kimse misin bilmem ki nesin
Lüzumundan fazla beyaz 

Sen benim hiçbir şeyimsin
Varlığın yokluğun anlaşılmaz. 

Galiba eski liman üzerindesin
Nasıl karanlığıma bir yıldız olmak
Dudaklarınla cama çizdiğin
En fazla sonbahar otellerinde
Üniversiteli bir kız uykusu bulmak
Yalnızlığı öldüresiye çirkin
Sabaha karşı öldüresiye korkak
Kulağı çabucak telefon zillerinde. 

Sen benim hiç bir şeyimsin
Hiç bir sevişmek yaşamışlığım
Henüz boş bir roman sahifesinde
Hiç kimse misin bilmem ki nesin
Ne çok çığlıkların silemediği
Zaten yok bir tren penceresinde. 

Sen benim hiç bir şeyimsin
Yabancı bir şarkı gibi yarım
Yağmurlu bir ağaç gibi ıslak
Hiç kimse misin bilmem ki nesin
Uykumun arasında çağırdığım
Çocukluk sesimle ağlayarak. 

Sen benim hiç bir şeyimsin.


NASIL BİR SEVDÂYSA  – ATTİLA İLHAN

Ay çok mu gecikti neredeyse çıkar
sen yalnızlığıma varır varmaz
az sonra yağmuru durduracaklar
rüzgârı değiştirdim
ustura ağzı poyraz

Yok canım yıldızları unutmadık
mutlaka yerlerinde bulunacaklar
kenarı yaldızlı mavi bir karanlık
sütlü çıplaklığını örtecek kadar

Senin için olduğu asla bilinmeyecek
yapraklarını birden dökecek dutlar
şafak sökerken sekiz on kadar şimşek
balkonda işlemeli müstesnâ bulutlar

Ayak bastığın an şehir de değişebilir
yoksa moskova mı belki berlin  belki dakar
belki 30'lardan mehtap yorgunu izmir
körfez'de şerefine donatılmış vapurlar

Nerede ne zaman kaç kere yaşadık
nasıl bir sevdaysa eskitememiş yıllar
bitirdiğimiz her şeye yeniden başladık
dudaklarımızda birbirimizden mısralar.


Ben Seni Neden mi Sevdim ? – ATTİLA İLHAN
 
Ben seni bir okyanusun derinliğinde buldum da sevdim
Parlak bir inciydin benim için
Paha biçilmez bir inci
 
Ben seni soğuk ve yağmurlu bir günde
Seni düşünürken gülüşündeki sıcaklığın içime dolup da
Beni sardığı bir anda sevdim
Seni sadece selvi boyun, siyah saçların yada kara gözlerin
Güzel bir yüzün var diye değil
Fikirlerinle, konuşmandaki güzelliğin ve benim o kor halde yanan yüreğimle sevdim
Ben seni derinden ve hissederek sevdim
Her kalp atışımda vücudumun dört bir köşesine yayıldığını
Beni sardığını her nefes alışımda ciğerlerime işlediğini bilerek sevdim
Seni kış gecelerinin o soğuk yatağında birlikte uyuyup beni ısıttığın
Yaz sıcağında uyuyamayıp sıkıntılarım olduğun
Ve rüyalarımda buluştuğumuz gecelerde sevdim
Seni ellerinden tutup kanımın kaynadığı
Kalbimin yerinden fırlayacağını hissettiğim anlarda
O ıslak dudaklarınla beni sevdiğini söyleyeceğin anları düşünerek sevdim
Ben seni o sensiz anlardaki boş ve değersiz geçen dakikalarda
Kayıp zamanlarımızda, seni arayıp bulamadığım
Çaresizlik içinde olduğum, içki sofralarını dost bildiğim anlarda sevdim
Sen ne kadar uzak olsan da,
Aramızdaki kilometreler nasıl çoksa
Bende seni o kadar yoğun ve o denli çok sevdim
Seni kalbimde yanan ateşin ile
Zihnimde oluşan hayallerin o ay parçası çehrenle
Bana derinden bakan o gözlerindeki ışıltıyı göreceğim anları beklerken
Kalbimin yanıp tutuştuğu anlarda
Gelip o bu ateşi alevlendirerek
Bana sarılarak beni sevdiğini söyleyeceğin anları düşünerek sevdim
 
Korkuyorum!
Hakkettiğin mutluluğu sana verememekten korkuyorum.
Seni beni sevdiğinden fazla sevememekten korkuyorum.
Senin sevgine layık olduktan sonra başkaları tarafından o sevgiyi kaybetmekten korkuyorum.
Seni kazandım derken kaybetmekten korkuyorum.
Aramızdaki maneviyat haricindeki uçurumlardan korkuyorum.
Senin kalbini daha fazla kırmaktan korkuyorum.
O temiz ve masum gözyaşlarını daha fazla akıtmaktan korkuyorum.
 
Evet, korkuyorum;
Seni kaybetmekten, seni daha fazla üzmekten…
Sana kendimi ifade edememekten korkuyorum.
Yada yanlış anlaşılmaktan korkuyorum.
Uçurumun kenarında yalnız kalmaktan korkuyorum.
Dostluğuna doyamadan uluorta yalnız kalmaktan korkuyorum.
Yüreğimdeki o ince sızının bir gün çoğalmasından ve beni sarmasından korkuyorum.
Sevgi denen güzelliğinin bir gün beni terk etmesinden korkuyorum.
Dostluğun ölüp yerine nefretin yeşermesinden korkuyorum.
 
Korkuyorum evet;
Seni kaybetmekten ve seni daha fazla üzmekten…
Bir çiçek misali ne ellemeye nede koparmaya kıyamıyorum uzaktan seyrediyorum çünkü;
Seni daha fazla incitmekten korkuyorum.
Ömründe yaşadığın mutluluğu huzuru sana yaşatamamaktan korkuyorum.
Sana kalbimden fazlasını verememekten korkuyorum.
Sonunda sana gözyaşından başka bir şey bırakamamaktan korkuyorum.
Seni sevmekten değil;
Dostluğunu suistimal etmekten,
Seni kaybetmekten ve değerini bilememekten ve Yüce Rabbime hesap verememekten korkuyorum. 
Belki de çok fazla korkuyorum…
 
ÇÜNKÜ BEN iLK DEFA SEVİYORUM…







Yaşlılar Baladı  – ATTİLA İLHAN

<< Bence iç karartıcı berbat bir şiir :-(

onlara ün mü gelir bazı ses mi duyarlar
yumuşak bir kedere ufalır bakışları

     idam mahkumlarıdır aslında ihtiyarlar
     ölüme koşullanmış bütün davranışları

yorgun öksürükleri oturup kalkışları
yaşayıp durmaktan gizlice utanırlar
her gece artık gitmek vaktidir sanırlar
geçmiş günlerinden bir destek aranırlar
uysal bir gülümseme tek sızlanışları

     idam mahkumlarıdır aslında ihtiyarlar
     ölüme koşullanmış bütün davranışları

yolculuk sabaha mı yoksa akşam üstü mü
aylardan bu ay mı günlerden acaba ne gün
yılan gibi çöreklenmiş bu boğuk kördüğümü
çözebilirsen çöz çözememekten üzgün

kaç kere hesabını çıkarırlar bir ömrün
şu yağmurlu güz dünyadaki son güzü mü
bir daha yiyecek mi yediği şu üzümü

ya uykuda giderse söylemeden son sözünü
ölmek var mı farkına varmadan öldüğünü
yılan gibi çöreklenmiş bu soğuk kördüğümü
çözmeye uğraşırlar çözememekten üzgün

bakılan her resim bütün bir ömrü saklar
ellerini kaldırsalar yıllar dökülür
birazdan yalıda sanki buluşacaklar
bir yerde saat çalsa o sevgili görünür
umut heykeli midir ay ışığı örtünür
bir pencere açılsa unutulmuş şarkılar
çocuk bahçelerinden nasıl yankılanırlar
kalkan her vapurda giden bir yolcu var
gönderilen her mektup onları götürür
sabahtan akşama her gün kaç kere ölür

     idam mahkumlarıdır aslında ihtiyarlar



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Değerlendirme ve önerilerinizi paylaşırsanız sevinirim.